9 Ocak 2009 Cuma
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Kaplanpenche adından da anlaşılacağı üzere Adanaspor’a soldan destektir.
Adanaspor aşkıyla hareket edeceğimizi cümle âleme ilan ederiz.Hem ülkenin hem de Adanaspor’umuzun sol kanada her zamankinden fazla ihtiyacı olduğunun bilinci ve genel prensipleriyle hareket ederiz. Bunu yaparken kimseye saldırmayız, hakaret etmeyiz, küfretmeyiz; insanların ve kurumların kişisel haklarını, haysiyetlerini yok saymayız. Amma velâkin ırkçılığı, gericiliği, insanın bir başka insanı sömürmesini, emeksiz kazancı, emeğin yok sayılmasını, yozlaşmayı, avantacılığı, dönekliği, bilinçsizleştirmeyi, adaletsizliği ve de bu cephedeki bir alay aparatı reddederiz. İşimiz bireylerle değildir; ülkeyi, ülkeleri, sanatı, siyaseti, futbolu ve hayatımıza dair birçok inceliği çürüten bu bütüncül sistemledir meselemiz. Futbolda Adanaspor’dan, toplumsal anlamda ve siyaseten ezilenlerden yanayız. Sloganlarımızdan biri şudur(Orhan Veli’nin bir şiirinden uyarlamayla) : Solcuları severiz/ Adanasporluları severiz/ Ama Adanasporlu solcuları daha çok severiz. Diğer takımların taraftarlarıyla asla didişmez, takışmaz, atışmayız. Biliriz ki özellikle Anadolu kulüplerinin taraftarları takımlarına saf bir aşkla bağlıdır. Bunu anlar, bilir, hisseder ve de bu sevgiye saygı duyarız. Gerektiğinde dayanışma içinde de oluruz. Modern futbol mu dersiniz, ticari mi, endüstriyel mi; yoksa egemenlerin eğlendiği bir arena mı, enteresan ilişkiler sporu mu, paranın tanrı olduğu sportif bir araç mı… ne derseniz deyin işte bu ucubenin tüm hallerini reddederiz. Ama saf futbolu severiz. Adanaspor’un milli takımımız olduğunu ilan ederiz. Hiçbir grup, kurum veya organizasyonla resmi ya da gayri resmi herhangi bir bağımız yoktur. Bağımsızız ve bağımsızlıkçıyız. Muhalif bir girişimiz. İtaatsiziz. Derdimiz tek yumruk olmak; ama tercihimiz sol kroşedir. Kazanınca delirmeyiz; kaybedenin hüznünü hissederiz. Düşenin dostu oluruz, yani düşene bir tekme de biz atmayız; gerekirse tekmeye kafamızı sokarız. Adanaspor’un başarılarına elbette seviniriz. Ve fakat kötü gününde de yanında oluruz; asla ve asla takımımıza küsmez, sitem etmeyiz. Nihai amacımız Adanaspor saflarında yeni bir cephe açmak, takımımıza omuz vermek, Adanaspor’u şu sanal âlemde biraz renklendirmek, taraftarımızın bilincinde yeni sayfalar açmaktır... //M e r h a b a…
Gölgesi Ağır Adam
ömür beyaz bir gemiyken/ belki bir isim mırıldandı/ öyleyse, bize kalan// koca bir ömürden sonra// zarif bir armağandır bu.../ sessizce ağlıyorlardı/ rüzgâr vadiye çimen kokularıyla iniyor/ ağıtlarla akıyor, nehir boyu atlarla/ ormanda bitiyordu/ tütsüler, defneyaprakları, karanlıktan kalmış meşaleler, yanık tahta kokusu/ kulaktan kulağa fısıldıyor/ akmeşeler, bin yıllık gürgen, yabanıl otlar, eksilmiş dans/ gündüzdoğumu/ güzel bir ömrün hatırası bu/ güneşten kopup gelmiş/ turuncu bir gündoğumu
Bir zamanlar, Burma dağlarında, bir kralın yedi kızı varmış. /Hepsi melekmiş onların, ayışığında yaşarlarmış. /Günlerden bir gün yeryüzüne yıkanmaya inmişler, /dolaşmışlar gölleri, mercan tarlalarını…/kona kona okyanus kıyısına konmuşlar. /Dinlemişler Denizin sesini, zamanın nefesini…/Dolaşmışlar gece pazarında, kayıklar arasında. /Havada yanık karideslerin, haşlanmış pirinçlerin kokusu. /İpek lambalar satan, fil besleyenler arasında… /En küçük melek, Pattaya’da kaybolmuş ./Gece pazarında altı kardeş gözyaşları içinde aramışlar onu. /Ellerinde kanadının ıslak kirli tüyü, /dolaşmışlar nemli masaj salonlarını,go-go barlarını, bu kızı gördünüz mü. /
Bir ablası kuzeye uçmuş, /kışlık sarayın bahçesinde ışığa yalvarmış …/Işığın uzun uzun sustuğu saray avlusunda /çanlar çalarmış ve tütsü yakan rahipler /gölgelerin gözyaşlarını dinleyip onu hatırlarlarmış... /Bir ablası cennetteki eve koşmuş, ama kimse yok… /Avluda meyve ağaçlarının arasında koşan, /uyuyan kralın eteğini tahta bağlayan, /günışığının gül bahçelerinde kanatlarını /sevinçle açan çocuk orda yok. /
Bir ablası orkidelere koşmuş, yağmur süremlerinde, /onu rüyalarıyla oynarken bulurum diye… /kuma üç ağaç çizmiş (bu orman demektir), /sormuş ormana, onu gördünüz mü…/taşlarda dolaşamaz ayakkabısız.. /
Bir ablası insanların gözlerine bakıp durmuş bulvarlarda, /Falangların ardına düşmüş, kirli sokaklardan geçmiş, gördünüz mü bu kızı…/çok uzağa gidemez, melekler yaşayamaz insansız. /Öksüz bir çoban demiş onu gördüm. /Sabaha karşı, şu keçi yolunda… /dedim ki kimsin, dedi ben seni tek düşünenim. /
Sol avcunu yüreğime koydu. /Dedi beni sadece öksüzler görebilir /Çünkü yavrum öksüzlüktür sol. /Ölü bir asker demiş onu gördüm, /dumanlıydı tarlalar, yıldızlar vardı, /ovdu kopuk ayaklarımı, /sol yanımda uyudu… /Dedi seni sadece ben görebilirim. /
Çünkü yavrum kardeşliktir sol. /Yaşlı bir şair demiş, oradaydı. /Bir artıktı hastane odasında. /Yine de gülüyordu…/Çünkü vazgeçmemektir. /Gece pazarında, bütün melekler, koparıp parça parça /dağıtmışlar kanatlarını… artık uçamamışlar. /
Çünkü…vazgeçmektir sol. /Kendinden vazgeçmektir. /Bitti sanırsın… şiirin çağı… Ama suçsuzluk yeniden başlar. /Sen belki çoktan yitirmişindir ışığını /
ama altı kardeş, orada oturmuşlar /dinlerler Denizin sesini /…Yusuf’un,…. Hüseyin’in…/zamanın nefesini /yaklaşan Tsunami’nin hışırtısını…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder