30 Mart 2009 Pazartesi

bitmez


• Pek anlamlı bir haftaya başlıyoruz.
• Seçim sonuçlarından kaynaklanmıyor bu anlam, Adanaspor’un yine şanına yakışır bir biçimde kafasını potaya uzatmasına dairdir bahsettiğimiz şey.
• Seçimlerin hayatımızda pek bir şey değiştirmeyeceğini biliriz.
• Biliriz, koşullar değişmedikçe “en nihayetindeki” sonuçlar da değişmez. Orayı geçelim.
• Bu tarafta da Adanaspor’umuzun küçük bir hamleyle kentin sosyal, sportif, ekonomik hayatında birçok şeyi değiştirebileceğini de biliriz.
• Futbolun değiştirici dinamik unsurlarının kendi içinde bir toplumsal bilinç oluşturabileceğini de biliriz. Örnekleri vardır.
_______________

• En azından biz Adanasporluların hayatında futbolun keyifli, şenlikli heyecanlı, coşkulu birtakım farklılıkları yarattığını biliriz hiçbir şeyi bilmesek de…
• Ve biliriz ki Adanaspor zor anların, zor maçların, zor koşulların takımıdır. Gerilimiz ve iddiası yüksek maçları sever. Cephelerde göğüs göğse dövüşür. Geride kalan 2 sezonda bunun birçok örneği vardır.
• İşte aynı durum söz konusudur.
• Yine bir kader anı ve takıma-tribüne çok iş düşmektedir.
• İşin güzel yanı, herkes işin bilincindedir.
• Evet, yabancısı olmadığımız bir sürece girdik ve dilerim yabancısı olmadığımız bir sonuç yine bizi bekler.

Ne demiştik, “biz bitti demeden bitmez!”

24 Mart 2009 Salı

suda savaş


Maç 90 dakika yağmur altında oynandı. Zaten yaklaşık 24 saattir yağan yağmur sahayı yeterince gölet haline getirmişti. Bir de devam eden sağanak futbolcuların işini iyice zorlaştırdı.

Mücadele yalnızca rakiple olmadı bu koşullarda, bir de su ile oldu.

Maçın hemen başında bulduğumuz gol oyunumuzu kontratağa dönüştürdü. Manisa üstümüze gelirken aradan kaçmaları denedik hücum oyuncularımızla. Sahanın azizliğinden dolayı pek başarılı olamadık. İlk yarı boyunca kayda değer bir pozisyon zenginliği yoktu her iki takım için de. Golümüz dışında ilk yarının en şenlikli yanı Turbeylerin meşale gösterisi oldu.

İkinci yarıya, doğal olarak, lider Manisa baskılı başladı. Ama mücadele kesilen Adanaspor rakibine bu süre içinde bir pozisyon verdi. Rafael de bundan yararlanamadı. Bizim için maçın dönüm noktası Mbilla’nın serbest vuruştan gelen topu filelere gönderememesi oldu. Kafa vuruşu az farkla dışarı çıktı. İlerleyen dakikalarda rakibin baskısı arttı ve Ahmet Şahin’in bir zamanlama hatasıyla maçın sonlarında beraberlik golünü kalemizde gördük. Devamında Rafael’in vurduğu bir başka top savunmaya çarpıp çıkmasaydı kaybetmemiz işten bile değildi son 5 dakikada.

Takımımız çok iyi mücadele etti. Bu sahada ve bu rakiple bundan başkası olamazdı. Adanaspor ile ilgili son tahlil şu olabilir: Mücadeleci bir takım olmuştur artık Adanaspor; ama yaratıcı değildir. Bunu bir eleştiri olarak söylemiyorum. Oyuncu özelliğimiz budur.

Bakalım son 7 maç nasıl seyredecek? (Galiba bu maçların çoğu beraberlikle bitecek. Görünen o.)

Not:50 kare foto-yorum'da. Arkası yarın...

22 Mart 2009 Pazar

yine anlamlı bir maç

• 22 Mart Pazar günü oynanan özellikle 2 maç yarınki karşılaşmamızı daha anlamlı bir hüviyete büründürmüştür.
• Altay ve Bolu’nun rakipleriyle berabere kalarak ikişer puan kaybetmesi Adanaspor’u ilk 6 için biraz daha umutlandırmıştır.
• Ama bir tek şartla, Manisa’yı puansız göndermekle hayat bulacaktır bu umut.
• Yoksa umut olarak kalacaktır.
• Unutmamalı, beraberlik Adanaspor’un işine asla yaramaz.
• Buna göre taktik belirlemek sadece hala küme düşmemek için oynamanın bir göstergesi olacaktır.
• Hep iddialı olduk. Bunu devam ettirmek elimizdedir. Manisa galibiyetinden sonra artık “rakibimiz” konumuna gelen takımlarla Bolu’yla, Altay’la karşılaşacağız ve böylece kendi işimizi kendimiz göreceğiz.
• İlk adım, Manisaspor’u yenmekle atılsın. Vira Adanaspor!

Not: “Adanaspor”, Hakan’sız oynama “lüksünden” vazgeçmeli artık, tabi ki amaç Adanaspor’un kendisi ise…

18 Mart 2009 Çarşamba

önce şenlik olsun


Adanaspor.org forumlarında gündemde olan konulardan biri, bu Pazar konvoy halinde veya bağımsız, ama belli bir saatte Çatalan tesislerine gidip takıma moral, güç, sevgi, şefkat, destek vermek… Meşaleler, konfetiler (ikincisini ben ekledim: )) eşliğinde…

Futbol bir şenlikse ve mutlak sevdaysa, yine ve hep yola düşmekse (ki öyledir) tabi ki varız. Antrenman yapan turuncu formaları görmek için de varız, içinde Adanaspor adı geçen her yerde varız, Adanaspor içinse sebepsiz de varız.

“Bizler inandık siz de inanın” demeden de varız, bir başına inanarak da varız.

Turuncu bir gün batımında şehrin sınırlarına varırız; şarkılar, şenlikler… Bir hayalden bahsedilir, gelecek güzel günlerden… Varız, varırız…

16 Mart 2009 Pazartesi

olmak ya da...


Sorumluluk Almak
• Adanaspor bu sezon her skoruyla bir sorumluluk üstleniyor. Tabiî ki bu sorumluluğun içeriği değişiyor bahsettiğimiz sonuçlara göre. Bir yenilgi veya tatsız bir beraberlikle bu, kümde kalma sorumluluğu oluyor işte bir galibiyetle de en azından ilk 6’da yer almaya dönüşüyor bu. Yalnızca bizden kaynaklanan bir enteresanlık değil yaşananlar. Hep söylüyoruz, aslında pek denk takımların mücadelesine sahne oluyor 1.lig. Garip zannettiğimiz skorları tekrar tekrar sıralamaya gerek yok. Hatırlayın, Kasımpaşa’dan bir araba gol yiyen Karabük aynı tarifeyi dönüp Manisa’ya uyguluyor. Böyle onlarca örneği hep birlikte verebiliriz.
• Sorumluluk almanın bir diğer boyutu direkt Adanaspor’un, Adanasporluluğun kendisinden kaynaklanıyor. Epey zamandır hiç sıradan işler yapmadık. Hep “ötelerde” olduk. Uçlarda gezindik. Güzel bir ayrıntıdır bu bizim için (bence). Hepimizin bildiği gibi farklı bir sıfatımız da oldu bu anlamda: “6. sezondur aynı ligde oynamayan takım” ( Not: Acaba bu da ayrı bir rekor değil midir?). Şimdi bu sıfatı bir sezon daha sürdürüp 7.’ye bağlamak için önümüzde 8 (ve dilerim + 2 maç) var. Yukarıda vurgulamak istediğimiz o dalgalı oyun “haletiruhiyemiz” her taraftara her hafta ayrı bir yorum yaptırıyor. Ve fakat büyük bir bölüm vazgeçmedi inadından. “Biz Bitti Demeden Bitmez” yeni bir sloganımıza dönüşüyor tribünde. Bu slogana takımımız bir katılıyor bir katılmıyor. Ama işte bunu bir sonuca bağlamanın tam zamanıdır. Artık “her takımı yenebiliriz, her takımı da yenilebilir” söylemini “biz kesinlikle her takımı yeneriz”de sabitlememiz gerekiyor. Takımların hemen hemen hepsini izledik bir şekilde. Çoğu zaman mevzu mücadeleye dayanıyor.
• Son paragraf şöyle; bu pazartesi önemli bir dönemeçtir, diyelim. “Manisa’yı yenmek hedefe odaklanmak” olsun. Bu, bir tür sınavımız olsun. Takımın ve taraftarın son sınavı olsun. Bahsettiğimiz o “Araf”tan gayri geçmek olsun. Adanasporluluğun bilinciyle, nihai sorumluluğu üstlenmek olsun…

13 Mart 2009 Cuma

adanaspor maç bileti


Joe HAVALANGE “ben buraya futbol denen oyunu pazarlamaya geldim” diyerek FİFA başkanlığına soyunur ve futbolun o amatör çehresini hakikaten değiştirir. Zamanla futbol, çok uluslu şirketlerin at koşturduğu en verimli ticari olan olur. Sömürü zinciri Afrika’da en yoksul Asya’ya kadar uzar.
Bu durumu bir başka şekilde saptayan Sergio Cragnotti “başka hangi malın üç milyar alıcısı vardır?” diye sorar aslında yanıtı kendi içinde bir cümleyle. Futbolun içindeki ve aslında futbolun önündeki kar-zarar hesabı uzun bir yazının konusu. Burada lafı biz Adanaspor’a bağlayalım:
Uzanlardan beri Adanaspor A.Ş. olarak yönetiliyor. Hoşnut olup olmamamız bu gerçeği değiştirmiyor. Gerçi bu da ayrı bir yazı konusu, bunu da geçelim.
Adanaspor’un veya bazı Anadolu takımlarının A.Ş. olması, yazının girişinde vurguladığım noktalar itibariyle, futbola dalan “çok uluslu” veya yerel sermayenin Batıdaki fotoğrafını vermez. En azından şimdilik vermez. Bizimki daha çok taşra tipi: )) bir anonim şirketleşme olarak görünür, yani biz tribünden bakınca öyle görünür. Avrupa standartlarında bir futbol endüstrisi hakiki egemenliğini buralarda kurmuş değil. Bu, işin şimdilik olumlu yanı…
Tribündeki adamı A.Ş. ne kadar bağlar, bilmiyorum. Ama yönetim ister A.Ş. olsun, ister belediyeci olsun, ister partici olsun, ister bağımsız işadamı olsun, ister bir tür dernek olsun onu en çok şu ilgilendirir: “Futboldaki biricik sevgilimi hafta sonları görmek isterken be ne kadar özveride bulunabilirim?”
(Evet, Bayram Akgül kayıptan bir takım yarattı; ama bunu Adanasporluluğun dirayetiyle yaptı. Kayda değer bir mazisi olan, bir tribün birikimi olan, belli bir başarısı olan, alt liglerde defalarca şampiyon olan, Avrupa’da mücadele eden, gol kralları çıkaran, süper ligde şampiyonluğu kıl payı kaçıran bir camiada yaptı. Bu sebeptendir ki diyoruz, o camianın aşağıda belirteceğimiz küçük beklentisine kısmen de olsa kulak versin.)
Ve tribün gözlemimiz şudur: Taraftar Bayram Akgül’ü seviyor ve ona inanıyor.
Yani taraftar aslında kulübü bir A.Ş. olarak görmüyor, belki bu durumun farkında bile değil. Adanaspor, Adanaspor’dur! O, mazisi olan Adanaspor’u yeniden getirdiği için seviyor başkanını ve “başkan” olarak seviyor.
“Tek Beklenti” şudur. İletelim dedik: Sayın Bayram Akgül, dendiği gibi “Adanaspor’un sahibi değil sahipleneni” olarak kalın, hep öyle kalın. Adanaspor taraftarının da taraftar olarak kalabilmesi için de lütfen bari son haftalarda şu bilet fiyatlarında bir ayar yapın. (bakın ligin zirvesindeki Manisa bile maratonu 1 liraya veriyor)
Tribüne de bu anlamda küçük bir yatırım yapın. Eninde sonunda Adanaspor kazanacak!

11 Mart 2009 Çarşamba

gençlerimiz

Adanaspor’da milli gurur yaşayan oyuncuların sayısı her geçen gün artamaya devam ediyor.Genç futbolcu Okan Salmaz’ın başarısının ardından Sergen Ekinci ve Turhan Alper Turgut U-15 Milli Takım kampına çağrıldı. Turuncu Beyazlı takım Akademi ligine katılmamasına rağmen dikkat çeken iki futbolcu Önümüzdeki hafta Riva Tesislerine giderek bir dizi eğitime tabi tutulacaklar.Öte yandan Altyapıda bazı kategorilerde oynayan futbolcularında önemli takımlar tarafından izlendiği ve transfer teklifleri geldiği açıklandı.

Adanaspor Altyapı Sorumlusu Eyüp Arın Milli Takıma giden futbolcuların sadece kendisini değil tüm Adana’yı gururlandırdığını belirterek bu başarıda en büyük payın Başkan Bayram Akgül olduğunu söyledi. Altyapı sorumlusu Tuncay Sakçıları’nda elinden geleni yaptığını vurgulayan Arın "Önümüzdeki yıllarda birçok futbolcunun kamuoyu önünde adından söz ettirecektir. Tüm ekip olarak yoğun bir tempoda çalışıyoruz. Açılan yaz okullarından yetenekli gençleri tespit ederek geleceğin futbolcularını yetiştiriyoruz. Sergen ve Turhan’da takımımızı Ay –Yıldızlı forma altında başarıyla temsil edecektir’’dedi

adana'da sevinen yok/ekrem al hariç

* Berabere biten maçın ardından her iki takım da üzgündü. Adanaspor galip gelip aşağıdan iyice uzaklaşmak istiyordu (bizim hocanın zaten ilk altıyı düşünecek mecali yok), Karşıyaka da 3 puanla ilk ikide kalmayı sürdürmek istiyordu.
* İki takımın da istediği olmadı ama Ekrem Al sahadan istediğini alıp gitti. Eğer 5. hocamız olmasaydı temelli gitmişti ya. Fakat Bayram Akgül, hiç olmazsa onca para harcadığın Adanaspor’un selameti için dizginleri ele al, bu hocanın tuttuğu yol, yol değil. Evimizde hep tepedekilerle oynayacağız. Bu anlayışla bir puanlar başımıza bela olacak.
* Bizcileyin bir takım Karşıyaka. Rakibi incitmek için yazmıyorum. Zirveye nasıl gelebilmiş hala anlayabilmiş değilim. Yerinin takımı olsaydı bizim hocanın sahaya sürdüğü bu Adanaspor’u rahat yenerdi. Ama İzmir’den gelen Karşıyaka taraftarına diyecek sözümüz yok, onlar şampiyonluğu hak etmiş durumda.
* Turbeylerin ve Karşıyaka taraftarının performansı sahadakilerden çok daha iyiydi. Karşıyaka’ya şampiyonluk yolunda başarılar diliyoruz. Dilerim örneğin bir Kasımpaşa yerine onlar ilk ikide olup süper lige çıkar.
* 70 dakika oyuncu değiştirmedi hoca. Bu da onun beraberliği kurtarma derdinde olduğunu gösteriyordu. Ama Karşıyaka golü hesabını bozdu. Bir iki hamle yaptı sonra. Fakat oyuna aldığı oyuncular yeterince hazır olamadığından verimsizdiler.
* Hazır olmayan bir İlhan’ı oyuna almak ve onu tribün önünde zor durumlara düşürmek ayıptır. Yüreğiyle oynayanları da görmezden gelmek Adanaspor’a ihanettir.
* Onur’a, Cem’e kızamıyoruz. Onlar elinden geleni yapıyor. Hakikaten iyi niyetliler. Ama ellerinden gelen beceri onları kulübede veya bir alt ligde tutar, bu ligdeki Adanaspor’da değil.
* Ersan Adem, en iyilerimizdendi.
* Fevzi yine lokomotifimizdi.
* Yunus, Murat orta sahayı direkt geçen rakip forvetle hep boğuştu.
* Ahmet Şahin hatalı yedi golü. Ama iyi toplar da çıkardı.
* Metin ikinci yarı açıldı biraz.
* Cemre’yi anlayabilene aşk olsun.
* Mbilla’nın bir yardımcısı olsaydı daha etkili olurdu.
* Hakem’e gelince, inanın hakem bizim hocadan daha aciz değildi!



Maç fotoğrafları da ( Karşıyaka hatırına 35,5 fotoğraf: )) foto-yorum’da.

TIKLAYINIZ

Not: Şu cümleden sonra Ekrem Al için lig sonuna kadar ve sonsuza dek tek satır bile yazmayacağız. Söz...Yok sayıyoruz onu...

7 Mart 2009 Cumartesi

hoşgeldin kaptan


Sonunda Hakan affedildi. Geç kalınmış bir karar. Keşke daha önce yani Giresun maçından önce bu iş hallolsaydı da şu iki maçta o 4 puanlık kaybı yaşamasaydık. Tamam, bir garantisi yok Hakan’lı kadronun umduğumuzu yapabilecek olması, ama ihtimaller dâhilinde baktığımızda Hakan’ın varlığı mutlak bir avantaj oluştururdu lehimize.

Neyse, Karşıyaka maçı öncesi “hiç yoktan iyi” olan bir karardır bu. Hakan oynadığı takdirde, bu zor maçı alma mücadelesinde bir adım önde olduğumuz inancındayım ve Hakan bizi mahcup etmeyecektir.

Hadi Hakan, sana inananlar için de ekstradan koş, savaş… “Müessesenin ikramıdır” hesabı, bu bile galibiyet için yetecektir.

6 Mart 2009 Cuma

kayseri maçı üzerine ama karşıyaka'ya doğru


Söylenecek çok söz var aslında. Fakat yine de aşırı eleştirel olamıyor insan. Netice itibariyle; "Haftaya maçımız var yine!"
"Kayseri Üzerine" başlıklı bir yazıdan beklenti, Kayseri deplasesine yöneliktir muhakkak. Ancak ne yazık ki Kayseri deplasesi üzerine yazı yazacak, paylaşımlar yapacak kadar sağlıklı değiliz. Aldatılıyoruz çünkü! Biri çıkıp bize "Hedefimiz kümede kalmak kardeşim." demedikten sonra da bu fikir ne yazık ki değişmeyecek. Lütfen artık ilk 6 demeçleri okumayalım, görmeyelim. Lütfen!
Kayseri özetini de müsaadeyle Ekrem Al üzerine yapmak istiyorum.

Ekrem Al Üzerine;


*Bizi Kayseri ayazında donmaktan, Hakan gibi, Habip gibi, Mbilla gibi, Ersan gibi savaşçı ruhlarımızın mücadelesi, kurtarabilir hatta ısıtabilirdi. Ancak 3 yanlışınız 1 doğrunuzu götürdü hocam ve donduk kaldık.
*700 km yol. 07.00 – 21.00 arası mesaide olmamız gerekirken, tribündeyiz. Burhan için mi, Cem için mi, Onur için mi? Kendi egolarınız ve oyun(!) anlayışınız, lütfen sevgi değerlerimize tecavüz etmesin artık sayın hocam.
*Haftalardır inanılmaz hatalar yapıyorsunuz sayın hocam. Belki sizin mantalitenize göre -bu mantaliteyi ligde kalmak üzerine kurduğunuzdan artık eminiz- bunlar doğru hamleler olabilir. Ancak çıkın açıklayın, "Hedef ligde kalmak" diyin. Eyvallah diyelim biz de. Hayallerimiz de o iğfale uğramayıversin bir zahmet ve yeni sezona daha diri hayallere girebilelim.
*Kartalspor maçında Hakan'ın çıkması hataydı. Ancak oyuna aldığınız Kibong sizi ipten aldı. Cemre dururken, Emre'yi oyundan almanız ise bir başka hataydı. Ancak Cemre'nin yürüyecek hali yokken, attığı gol, bu hatanın da üzerini kapattı. Sadece tepkimizi erteletti ama hatalarınız aslında bizde sabitti.
*Giresun deplasmanında 80 dakika maçı seyretmeniz mevzusuna hiç girmek istemiyorum. Zira 4 gündür bu duruma fazlasıyla hayıflandım ve nasıl kaçar 3 puan diyerek kendimi yedim durdum.
*Hocam, "Kadromuz yeterli değil, hedef ligde kalmak, bu hedefe de emin adımlarla yürüyoruz" diyin. Siz de, biz de rahatlayalım.
*6 maçta 11 puan. 3 galibiyet, 2 beraberlik, 1 mağlubiyet. Fena bir istatistik değil esasen. Amma ve lakin daha fazlasına gücümüz vardı! Başarısız değilsiniz belki ama başarılı da değilsiniz.
Sevgilerimle,
Cem Kaplanoğlu

4 Mart 2009 Çarşamba

erciyes1 adana1



* Adanaspor Erciyes deplasmanından 1 puan alarak en azından küme de kalma yolunda olumlu bir adım daha attı.(hay Allah, neler yazıyoruz öyle)
* Başkanımız her ne kadar hala ilk 6 inancını koruyorsa da bunu galiba Ekrem Al’a bakmadan yapıyor.
* Ekrem Al’ın ilk 6 için zerre kadar inancı yok. O, Giresun ve Erciyes deplasmanlarından alınan birer puanlara dünden razı. Rıdvan Dilmen’in bir deyişiyle aktaralım; “Ekrem Al’a bu iki maçtan al sana birer puan deselerdi, hayatta o kadar yolu gitmezdi, şu 2 puana razı olurdu.”
* Hakan’ın ne yaptığını ve onu neden kadro dışı “bıraktırdığını” açıklasın Ekrem Al. Adanaspor camiasının şerefiyle mi oynadı o devre arasında, yoksa oyundan alınmasına sıcağı sıcağına fevri bir tepki mi verdi, oynama isteğiyle doluyken ve takım kaptanıyken…
* Biz bu anlamda Hakan’ın samimiyetinden kuşku duymuyoruz; ama daha önce de yazdığımız gibi Ekrem Al’a artık hiç inanmıyor ve güvenmiyoruz.
* Burada babamızın oğlu için yazı yazmıyoruz, kendi istikbalimiz de mevzu bahis değil, derdimiz ille de Adanaspor! Fakat hocanın derdi “bizim bu davamız” asla değil.
* Hoca şansıyla yoluna devam eden hocamızı bu hafta da “şapkadan çıkardığı” Burhan kurtarmıştır. O “talih” golü dışında bir şey yapmayan Burhan’ı sonunda takıma monte etmiştir. Kendisine hayırlı olsun…
* Kimin oynayacağı elbette hocanın bileceği iş, istesek de karışamayız. Ama bu vaziyet, bizim fikirlerimizi söylememize engel değil. Şimdiki Adanaspor’u tribündeki herhangi bir Adanasporlu bile hocadan çok daha iyi tanımaktadır. Burhan’a gelinceye kadar orada oynayacak en az üç futbolcu var Adanaspor’da üstelik “takımına inanan” futbolculardır bunlar.
* Yine söylüyoruz, hocanın derdi öncelikle asla Adanaspor değildir. Onun derdi kendi tayfasına ve dolayısıyla kendine sezon sonunda bir istikbal hazırlamaktır.
* Bu hoca için bir şey yazmayacaktık güya, ama gelişmeler bizi adeta buna mecbur etti.( Bu iki maçın kaybı bizim hanemizdendir 4 puan olarak. Kazanılan 2 puanın kahramanı da(!) Ekrem Al'dır, kaçan 4 puanın sorumlusu da... Ligin en zayıf iki takımında kalan bu puanları aramayalım.)
* Hoca “kendi adamı bellediği” futbolcuları oynatmak isterken Adanaspor’un kimyası ve dengesiyle oynamaktadır. Adaletsizlik yapmaktadır. Dileriz tüm bunlar ileriki günlerde elimizde patlayıp da yeni bir vakaya sebep olmaz.

3 Mart 2009 Salı

çocuk tribünü


*Bir çocuk tribünü oluşturulsun.

*Anneler, babalar, ablalar hep birlikte gelsin maça.

*Orada bir canlılığın nasıl coşku yarattığı hemen fark edilecektir.

*Akşam saatlerinde foto-yorum’da “babalar ve oğullar” fotoğrafları yayımlayacağız, kısmen göreceksiniz, siz de zaten tanık oluyor veya uyguluyorsunuz, büyükler küçükleri getiriyor maça.

*Bu anlamda yönetim de bir katkıda bulunsun. (biz yönetimin şimdiye kadarki fedakârlıklarını görmezden gelmiyoruz elbette, ama bu hamle Adanaspor’un geleceği için atılabilecek en büyük adımlardan biri olur)

*Bu hafta sonu Türkiye’nin TV’den izleme fırsatı bulabileceği Adanaspor-Karşıyaka maçına, Adanaspor forumlarında da birçok arkadaşın dile getirdiği gibi, bu tür bir şenlikle de hazırlanalım. Cıvıl cıvıl bir Adanaspor tribünü için…

Çağrımızı yineliyoruz...
Her şey Adanaspor için…