10 Kasım 2008 Pazartesi

yok canım

Eyvah

O müthiş maçı hatırlarsınız; Antalya’daki Adanaspor-Şekerspor karşılaşmasını. Şampiyonluğu bir sene ertelediğimiz maçı… İşte o maçla hasbelkader şampiyon olan Şekerspor’un bir hocası vardı; Celal Kıbrızlı…

Galiba futbol hayatındaki tek başarısı da oydu. Ondan sonra bir şey yaptı mı onu bilmiyoruz. Duyan varsa beri gelsin. Küçümseme değil bu lafların ardındaki anlam, sadece derin bir şaşkınlık, bizi fazlasıyla alakadar eden bir şaşkınlık üstelik.

Durup dururken, Celal Kıbrızlı bizi niye ilgilendirsin, diyorsanız; duyduğumuza göre Başkanımız yüzde doksan onunla anlaşmış. Ama dileriz bu yanlış bir duyumdur. Yoksa halimiz daha da haraptır. Önyargılı bir yaklaşım olabilir bizimki, önyargıysa önyargı, mevzuumuz Adanaspor ve Adanaspor’umuz, tarihi boyunca ne çektiyse o çapsız antrenörlerden çekti, bu listeye birini daha eklemenin ne anlamı var şimdi!

Bize tam da bu anda Adanaspor’un adının ağırlığı altında ezilmeyecek isimler lazım. Bu sezon yaşananlar ortada. Tekrar edelim, dileriz yanlış bir bilgidir bu veya bir şey olur da o yanlıştan dönülür, aksi takdirde bu sezon için umutlar hepten kararır. Bu koşullarda biz” tüm iddiamızı kaybettik” farz ederiz ve gelecek haftalara dair yorumlarımızı buna göre yaparız.

(Bu sezonluk hayal kırıklıkları yeter. Ama yine en değer bilir hislerimizle ve nankörlük etmeden takımımızı mevcuttaki haliyle zaten seviyoruz, severiz, seveceğiz. Aşkımız Adanaspor’adır neticede. Ama…)

Evet, sonuçta bizim fikrimiz bu! Bizim dışımızda hiç kimse açısından hiçbir bağlayıcılığı yoktur. Şimdiye kadar “kol kırılsın yen içinde kalsın” anlayışıyla hemen hemen hiçbir olumsuz eleştirimiz olmadı takımımıza dair, belki buna, bu sezona kadar pek gerek de olmadı, fakat bu duruma dair hoşnutsuzluğu da dillendirmemek mümkün değil. İçimizi ferahlatacak haberler bekliyoruz...

Her şey Adanaspor için…

Hiç yorum yok: