21 Kasım 2008 Cuma

Rize’yi Nasıl Yeneriz?

• Forma aşkıyla yeneriz.
• Adanasporluluğumuzla yeneriz.
• Takım, tribün bir olur yeneriz.
• Her futbolcu bu işi bir onur meselesi bilir, öyle yeneriz.
• Mücadele ederek neler yaptığımızı hatırlarsak yeneriz.
• Uyuyan dev uyanırsa yeneriz.
• Ama o kadar eksikle nasıl yeneriz!
• Futbol sadece sahadaki nicelikle değil nitelikle de oynanıyor.
• Yani sadece 11’e 11 değil ki maç bu anlamda.
• Bir de “kalite” denen mefhum var ortada.
• Hani “silkinmeler” olmuyor değil futbolda…
• Ama bu durumumuz da yalnızca bir “silkinme” ile düzelir mi ki!
• Yeni hoca yeni umut, deyip bu konuya hiç girmiyoruz ve girmeyeceğiz. Yeter konuştuk bu antrenör işini.
• Peki, gerçekten yenebilir miyiz Rize’yi?
• (Vah, biz bu satırları da mı yazacaktık?)
• Keşke yenebilsek Rize’yi, birçok sıkıntı aşılırdı devreye kadar.
• Yenelim be şu Rize’yi.
• Ne iyi olur.
• Biz yine maça, yenmek umuduyla gideceğiz Rize’yi.

Yine olmadı diyelim, ne gam! Ne demişti bir şiirinde Cahit Sıtkı Tarancı:

“Korkum yok bana verdiğin elemden,
Her mihnet kabulüm,
Yeter ki gün eksilmesin penceremden.”


Yeter ki Adanaspor’umuz herhangi bir eksikliği olmasın hayatımızda.

Hiç yorum yok: