2 Kasım 2008 Pazar

yenilgi

Bir Teselli Ver
Üçte üç yaptık. Ama yenilgide… Ne zamandır böyle kötü bir dönem geçirmiyorduk. En son kapanmaya giden senede böyle fena bir seriye tutulmuştuk.
Düzelmenin işaretleri var mı peki? Eldeki kadroyla yok bence. Bu yalnızca futbolcu niteliğinden kaynaklanan bir problem değil. Mevkilerde açıklar var. O da ancak transferlerle düzelir, bildiğiniz gibi…
Rakip belli bir güçte, bizdeki durum da malumunuz.

Hakan Hacıbektaşoğlu
Manisa - Adana maçına bakacak olursak ilk söyleyeceğim isim Hakan olur! Maç boyunca nasıl mücadele edilir, bunun bir resitalini yaptı Hakan!
• Koşabileceği kadar koştu,
• Bu yetmez elbette, takımı atağa kaldırdı,
• Dönüp defansa yardım etti,
• Hücum oyuncularına destek verdi,
• Kanat oyuncusu gibi kenarlardan top taşıdı,
• Şut çekti.
Diyeceksiniz ki orta sahada oynayan bir futbolcunun bunları doğal olarak yapması beklenir… Veya herhangi bir futbolcunun takımına bunlara yakın düzeyde bir katkı sağlaması gerekir…
Haklısınız!

Ahmet Yıldırım
Hakan’a eklenecek bir başka isim Ahmet Yıldırım olurdu. 34 yaşındaki Ahmet Yıldırım da nasıl oynanması gerektiğine dair 90 dakikalık bir ders verdi adeta. Cem Karahan’ın ondan öğrenmesi gereken çok şey vardı bu maçta.

Cem Karahan
Ne yazık ki Hüsnü Özkara’nın büyük umutlarla transfer ettiği Cem Karahan oyunda kaldığı süre boyunca hemen hemen hiçbir işe yaramadı.
Yukarıda saydığımız o olağan işlerin bir tekini yapsaydı bu maç yine de farklı olurdu.

Maç
Manisa’nın girdiği gol pozisyonları, lehlerine sonuçlansaydı “tarihi fark” diye bir başlık atmamız gerekebilirdi. Biz elde ettiğimiz birkaç pozisyonu idareli kullandık ve bu hafta (eski deyimle söyleyelim) “şerefli bir mağlubiyet” aldık!

Hoca
Hocayı eleştirimiz “o Cem’e nasıl bu kadar dayandı?” noktasında olur, bir de Onur yerine Kerem giremez miydi? Bunun dışında onun yapabileceği ne vardı ki bu kadroda! Mustafa Çapanoğlu’nun takım için yapabileceği en büyük iş takımdaki savrukluğu toparlamak olur, daha çok kaynaşmış bir futbolcu topluluğu kurmak… Yoksa ne Eyüp Hoca’yı ne de Mustafa Hocayı sorumlu tutabiliriz hal ve gidişten (öfkemiz kime biliyorsunuz). İşte bundan sonra tüm sorumluluk başkanımıza düşmektedir. Alınacak her kötü sonuçta yavaş yavaş o eleştiri odağına gelecektir. Dilerim işler o noktaya hiç varmaz.

Emre
Emre’nin 8. dakikada üst üste iki sarı kartla oyun dışı kalmasını hala anlayamadım. O arada ne oldu da 2. sarı çıktı sahneye? Anlayamadım. Maçı birlikte izlediğimiz hiç kimse anlamadı. O Fırat Aydınus’a da bir çift lafımız olacak, yarın… (Bu öfkeyle yazarsam “banlanırız” sonra kaplanpenche olarak: ))

Teselli
8 dakika uzatma oldu toplamda. Ve Adanaspor’umuz tam 90 dakika 10 kişi oynadı. Tüm eleştirilere rağmen, içinde bulunduğumuz koşullara göre konuşursam, “bittiğimizin resmidir” denecek seviyede bir maç oynamadık. Emre oyunda kalsaydı, Hakan ve Ahmet’e o civarda iki oyuncu kendi kapasitelerini biraz zorlayarak destek verseydi, bu karşılaşma yenilgimizle sonuçlanmazdı. Ve fakat 3-0’ı 3-2’ye getirmek hepimizde önümüzdeki Ordu maçı için iyimser bir hava yarattı. Bu da “haftanın kârı” olsun: ))

Hiç yorum yok: