2 Nisan 2009 Perşembe

sevdiğimiz mücadele


Bizim sevdiğimiz havalar. Adana kıpır kıpır. Hayır, seçim belirsizliğinin kıpırlığı değil bu. Gerçi o da ayrı bir hikâye ya… İlkbaharın gelip çiçeklerin renklerini koy vermesiyle de ilgili değil sevdiğimiz havalar. Evet, portakallar çiçeğe durmaya hazırlanıyor. Yine enfes kokacak Adana’m. Bir coşku sokaklarında, bir şenlik, bir rengârenklik.
Bizim sevdiğimiz havalar hakikatte Adanaspor’un kendisi ile ilgili. Son düzlükte kaplanın pençelerini iyiden iyiye sivriltmesiyle ilgili. Umutların köreldiği yerde turuncunun boy vermesiyle ilgili. Turuncunun kızıl aleviyle ilgili, bizi yüreklendiren ötesini yakan…
Bizim sevdiğimiz havalardır. Yine kırıp buzu, almalı içinden kılavuzu, dediğimiz günlerdir. Biz bitti demeden bitmez diye yine yine tekrar ettiğimiz günlerdir. Güzel ve şenlikli günlerdir. Bu saatten sonra sonu nasıl biterse bitsin. Bize bu heyecanı, keyfi yaşattınız ya…
Cahit Sıtkı’nın dediği gibi;
“Pervam yok verdiğin elemden/ her mihnet kabulüm/ yeter ki gün eksilmesin penceremden.”
Bizim de dediğimiz gibi, bu an itibariyle hiçbir kötü sonuç üzmez bizi, yeter ki turuncu eksilmesin doğan günden.
Burada eleştirdiğimiz veya çok inandığımız her bir Adanasporlunun emeğine saygıyla; yeter ki turuncu eksilmesin doğan hiçbir günden…

Hiç yorum yok: